April 2024
SunMonTueWedThuFriSat
31123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
2829301234
567891011
 

Sahip Olmadıklarımızla Sahip Çıkamadıklarımız

Biz insanların, bazen kendimize bile garip gelen davranışları, düşünceleri var, sanırım. Özellikle seçim yapmamız gereken zamanlarda ortaya çıkar bunlar. Mesela, “Issız bir adaya düşseniz yanına alacağınız 3 şey nedir?” gibi klişeler, ya da” Kariyer hedefiniz nedir?” gibi hayatta sanki bundan büyük gayemiz yokmuş algısını besleyen risalelerden geçişlerimiz. Oysa en basit ve en can alıcı soru şu olmalı kendimize hayatta. (Ve aslında hem yaşamadan bilemeyiz, hem de her seferinde tekrar düşeriz bu tuzağa.) Sahip olduklarının değerini, kaybettikten sonra anlamak; nelerdir onlar?

Ohoooo, kim bilir kaç ana-baba, akraba, arkadaş nasihatinde geçmiştir bu muhabbet. Tam suyu sıkılacak bir konu. Garip olan şu; hiçbir insan hedefsiz, amaçsız yaşayamaz, derken, farkında olmadan, sahip olmadığımız ya da olamadıklarımıza biçilen değerin, eldekilerden üstün olması hadisesi ortaya çıkar. Pek az kişi bunun sürekli ayırt edebilir; biraz daha fazlamız, zaman zaman da olsa hatırlamaktadır, büyük bir çoğunluğumuz ise, hiç farkında olamamıştır. Sahip olmak istediğimiz neler varsa, maddi ya da maddi olmayan, mutluluksa, sağlıksa, paraysa… Sözüm meclisten içeri girsin. Şu an bu yazıyı okuyabiliyorsanız eğer, büyük ihtimalle göz sağlığınız yerindedir, belki biri okuyor ve duyuyorsunuzdur, ya da en azından akıl sağlığınız yerinde! Bu yazıyı okuyorsanız, büyük ihtimalle medeniyetin getirilerinden büyük ölçüde faydalanabiliyorsunuzdur; elektrik, bilgisayar vs… Bu yazıyı okuyorsanız, hayata dokunmaktasınız, sosyal meseleler sizin için önemli, kıymetli vaktinizden buna zaman ayırıyorsunuz ve farkındasınız diyebiliriz. Bir anda elimizde sahip olduğumuz ne çok şey birikti değil mi? Sıkıntılarınızı, üzüntülerinizi sizin kadar anlayabilecek kimse olmasa da bu hayatta, buraya tutunan ve burada paylaşan bireylerle çok ortak noktamız var aslında.


Haydi, şimdi kafamızı çevirelim. Beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz, iyi ya da kötü, barındığınız evinizden, yuvanızdan kafanızı sokağa çevirin. Medeni dünyanın tüm nimetleri başımıza yağmasa da dokunuyoruz bir ucundan ya, bir de bu hayatın sunduğu tüm yozluklar, aşırılıklar, sevimsiz görüntüler de var ya… Büyük şehirlerdeki hayatın, ne çok tali yolları, izbeleri, çıkmaz aralıkları, çöp gibi biriktirdiği insanları var. Her gün en az bir tanesiyle göz göze gelmez miyiz? Kafamızı hemen çevirsek de, onların orada olduğunu bilmez miyiz? Çoğuna öfkelenmez miyiz araba camına yapıştı diye, en azından onu bulunduğu yere getirip, akşam parsayı toplamaya gelecekler olduğunu düşünmez miyiz?

Sokaklarımız kimsesiz, ya da “olmayası kimseler” elinde olan çocuklarla kaynıyor. Şanslı olanlara bir el uzanıyor bazen, ama sayıları çok değil. Çocuk hasretiyle yanıp tutuşan insanlar varken, kimi de türlü sebepten sokağın ortasına kıyısına bırakıp gidiyor, belki gitmek zorunda kalıyor. Sahip olduklarımızı, ya olmasalardı diye bir an düşünebilsek, düşüncelerle ürpersek, gene de bu tuhaf insani zaaflardan kurtulabilir miyiz acaba? Hani şu hep daha çoğunu istediklerimizden…

İpek Gökbel

 
Hayata Dokun Derneği Kütüphanesi

Eğitimin sosyal hayatın desteklenmesi gereken yegane unsur olduğunu öngören Derneğimiz, 2012 yılından bu yana; Van, Muş, Tekirdağ, Diyarbakır, Trabzon ve İzmir illerindeki köy okullarına kütüphaneler açmaktadır. Her yıl ortalama 5 kütüphane açan derneğimizin...
DEVAMI...


Jehan Barbur Şarkılarıyla Hayata Dokunuyor Konseri

Sanatçı Jehan Barbur’un Hayata Dokun Derneği yararına verdiği konser İstanbul Bilgi Üniversitesi Mezunlar Derneği desteğiyle 26 Nisan 2013’te Bilgi Üniversitesi Kuştepe Ka...
DEVAMI...


Hayata Dokun’an Üniversiteler

2010’dan bu yana her yıl İstanbul Merkezli tüm devlet ve belli başlı özel üniversitelerde yapılan üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen konferans...
DEVAMI...


Tüm projeler için tıklayınız